Umursamazlık başlar böyle havalarda bende. Ne iyi hissederim ne de kötü kendimi. Düşüncelerim olur sessiz sedasız. Sevdiğim yemekleri yemez olurum, karmakarışık bir şeyler olur içimde, uykusuz kalırım.
Tüyden hafif olurum böyle sabahlar. Güneş misafirliğe gelir 9.kattaki evimin penceresinden içeri, kuşlar olur dışarıda bir yerlerde, cıvıldarlar bildikleri en güzel şarkıları..
Otomobiller, uçaklar, kediler, köpekler, ağaçlar, bitkiler, ekosistem, galaksiler, yıldız takımları, canlı yayın yapan İnstagram ünlüleri, futbola gönül verenler, muhasabe alanında kariyer yapanlar, sınavdan düşük alanlar, kilosu yüzünden hayata karamsar bakanlar, bakanlar, körler, sağırlar, şehir dışında oturanlar, ülkeden kaçamayanlar, teröre destek verenler, en hakiki milliyetçiler, LC Waikikide çalışan kasiyerler, sizler, benler, bizler, insan evladı, Adem ile Havva'nın soyu ve her şey. Tüyden hafif olur böyle sabahlar.
Tatlı bir sonbahar sabahının kemiklerine kadar üşüttüren havasında vücuduna narince vuran tatlı güneş ışığıdır sebebi. İşe gitmek istemezsin evde sıkılacağını bile bile. Arayanın soranın hiç olmaz tam o dönemlerde. Bi hüzün basar durduk yere. Arkadaşların gelir aklına, neredeler bilmezsin, kimleler bilmezsin, N'aparlar bilmezsin hoş fark edersin bir anda, umurunda olsaydı o arkadaşlarının neler yaptığı, sen arar sorardın onları. ''Zaman bu, geçiyor üzerinden'' diye diye bitirmişiz eski dostlukları. Bir zamanların kankası, yeni telefon alınca rehbere kaydetmek için numaranı istemiyor senden mesela.
Olsun güneş yerinde, her şey yolunda, dünya dönüyor devir işliyor, 1 çağ kapandı 1 çağ daha kapanacak. ''Üzülmeye gerek yok'' diyerek boş veriyoruz.
Umursamazlık başlar böyle havalarda bizde. Ne iyi hissederiz ne de kötü kendimizi. Düşünceler, sessizlik, iştahsızlık, uykusuzluk..
Kafamın içinde dolananlarla vardık şu karara;
Yorumlar
Yorum Gönder