İlk gönderinin hatırına, ilk gönderi adına ''İlk'ler'' hakkında...

İlla bir ''ilk öpücük'' edebiyatı olması gerekmiyor bunun hakkında yazarken.
İlk dinlediğin şarkı da gerekmiyor hatta kendinle alakalı da olması gerekmiyor.
Mesela bir Orhan Veli şiiri, bir zamanlar ilk kez yazılıyordu.
Mesela bir Orhan Veli ilk defa, dinmiş lodosların uğultusu içinde, gözleri kapalı bi' şekilde dinledi Şehr-i İstanbul'u.
İlk oynadığın oyunun hevesi, ilk defa zillere basıp kaçıyor olmanın stresi, annenin ölüm haberinin ilk defa sana iletilişi,ilk defa korkman tren seslerinden; raylar titrerken, ilkokulun ilk günü, ilk defa fark edişin şarkıların sözlerinin, sözden öte oluşunu. İlk aldığın hediye, ilk verdiğin hediye, kendi başına bağcıkların bağlayışın ilk defa, tek seferde bildiğin ilk bilmece, babandan yediğin ilk tokat...Güzel şeyler bunlar. Belki yaşarken değil ama hatırlayınca güzel şeyler.

Birileri ilk defa nefes alıyor sen bunları okurken.
İlk defa köpek sevdi bi kız çocuğu az önce, ilk kez tattı bir adam bir dudağın tadını.
Bir zamanlar Shakespeare bile ilk defa düşündü olmanın ya da olmamanın bütün mesele olduğunu.
Hepsini unuturuz bu ilklerin illa bi gün. İşin komik yanı ise ilk kez unuturuz ilklerimizi.
''Ben unutmam !!'' diyosun ya;
NAH unutmazsın be güzel arkadaşım.
Yorumlar
Yorum Gönder